3 Mart 2010 Çarşamba

Yaşlara ve gelişim düzeyine uygun oyuncak seçimi

Yaşlara ve gelişim düzeyine uygun oyuncak seçimi
Oyun ve oyuncak çocuğun dünyayı, yaşamı, insanları ve kendisinin dünya içerisindeki konumunu güvenli bir ortamda keşfetmesini sağlar. Çocuğun fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal gelişiminin en önemli kaynağı oyun ve oyuncaklardır. Çocukların işi oyun oynamaktır. Günümüzün bol seçenekli, bol reklamlı dünyasında çocuğunuzun gelişim düzeyine ve yaşına uygun, onu eğlendirirken geliştiren oyuncakları seçmekte zorlanıyorsanız, işte size pratik bir rehber. Aşağıda belli yaşlardaki önemli gelişimler ive bu gelişimleri destekleyen, çocuğun yeni becerilerini kullanması ve geliştirmesini sağlayan oyuncak önerilerini bulacaksınız.
0-6 aylık çocuklar
Gelişim özellikleri

Bebeğin bu dönem içerisinde sergileyeceği önemli gelişimlerden bazıları şunlardır:

Fiziksel

Gözlerini odaklama, yani nesneleri gözleri ile takip etme,Seslerin kaynağını tespit etme ve başını sesin geldiği yöne çevirme,El kontrolünün artması ve önce elleriyle nesnelere vurma, daha sonra da nesnelere uzanıp, tutma,Ayaklarını keşfetme ve ayaklarını ağzına götürme,Destekli olarak oturmaya başlama,Yuvarlanma, sallanma, sürünme, dönme gibi büyük kas hareketleri

Zihinsel

Dünyayı gözleri ve kulakları ile keşfetme ve elleri, ayakları ve ağzı ile keşfetmeye de başlama,Ortamda kendi hareketlerinden kaynaklanan etkiler yaratmaktan hoşlanma
Her zaman gördüğü kişileri, nesneleri ve hatta olayları tanımaya ve hatta bunların olmasını beklemeye başlama.İnsanlar, nesneler ve olaylar arasındaki farkları ve yabancıları ayırmaya başlama.Bazı kişi, nesne ve olaylara yönelik belirgin tercihler geliştirmesi.Bazı hareketleri taklit edebilmesi

Sosyal

İnsan yüzü ve seslerine ilgi gösterme.Bazı yüzler, sesler ve aynadaki aksine gülümseme.Yüzleri gördüğünde ve sesleri duyduğunda ağlamayı bırakma.Dikkat çekmek ve insanlarla ilişki kurmak için çaba göstermeye başlama.Tanıdık insanları yabancılardan ayırma ve bazı kişileri özellikle tercih etme.Sesler ve heceler çıkarma, kahkaha atma ve ses oyunları.Sesleri dinleme ve taklit etmeye çalışma

Oyuncakların genel özellikleri

Bu yaşa yönelik oyuncaklar esas olarak bakma, dinleme, ağza alma ve dokunmaya yöneliktir.0-2 aylık bebekler ilginç şeyleri görmek ve duymaktan hoşlanır.2-6 aylık bebekler nesnelere dokunmak, tutmak, eliyle vurarak döndürmek, sallamak, tekmelemek, ağza almak ve tadına bakmaktan hoşlanırlar.Bebekler parlak renkleri, zıt renkleri, basit çizimler ve net çizgileri, insan yüzlerini ve özellikle de gözleri görmekten hoşlanır.Bebekler asılı, hareket eden ve hafif, yumuşak sesler çıkaran nesneleri veya dönenceleri izlemekten hoşlanır. Bebeğin izlemesi için asılan oyuncaklar bebeğin gözlerinden 15-20 cm. uzağa yerleştirilmelidir. İlk haftalarda bebekler çoğunlukla sağ yanlarına bakarlar. Bu nedenle ilk haftalarda oyuncaklar bebeğin sağ tarafına asılmalı ve bebek uzanmaya başladığında ise dokunamayacağı mesafeye çekilmelidir. Bebekler çeşitlilik ister ve kendi yaptığı bir hareket ile etkileyebileceği oyuncakları severler. Elinde tutacağı oyuncaklar hafif ve bebeğin eliyle tutmasına uygun oyuncaklar olmalıdır.Ağzına götürebileceği oyuncaklar keskin köşe veya kenarları olmamalı, boğazına, burnuna, kulağına kaçabilecek küçük parçalar, toksik malzemeler, cam parçalar, parmaklarının sıkışabileceği delikler ve uzun ipler içermemelidir.

Hangi oyuncaklar?

Yüzünüze değişik, eğlenceli ifadeler vermek.Bebeğinizle konuşmak ve ona şarkılar söylemek.Çıngıraklar ve müzikli oyuncaklar.Yumuşak, sıkınca ses çıkaran oyuncak ve toplar (topların çapı en az 44 mm. olmalıdır) .Kırılmaz aynalar.Dişlikler.Parlak resimler.Bebeğin kolayca tutabileceği küçük oyuncaklar.Kumaş kitaplar.Birbirine geçen plastik halkalar1-2 yaşındaki çocuklar
Gelişim özellikleri

Bebeğin bu dönem içerisinde sergileyeceği önemli gelişimlerden bazıları şunlardır:

Fiziksel

Basit büyük kas becerilerinin çoğunu kazanmıştır,Yüksek yerlerden atlama, tırmanma, asılma, yuvarlanma, zıplama, koşma gibi bol bol fiziksel sınamalar yapar.Her türlü nesneyi fırlatır ve tekrar getirir.Döner tekerli vasıtaları başarıyla kumanda ederek iter

2.5-3 yaşında el ve parmak koordinasyonu oldukça gelişmiştir.Küçük nesnelerle bol bol aktif oyunlar oynar, oyun malzemelerinin farklı özelliklerini keşfeder

Zihinsel

Nesnelerin doku, şekil, ebat ve renkleri gibi özellikleri ile ilgilidir.Benzer nesneleri gruplandırabilir.İlk sayma becerileri.İlk yaratıcı aktiviteler (çizme, kurma, hamur, kil). Henüz süreçler sonuçlardan daha önemlidir.Bazı sorunları zihninden çözümler.Hayali fantezi oyunlar artar ve kendi başına veya bir yetişkinle fantezi oyunları oynar

Sosyal

Halen ilgisi esas olarak anne-babaya yöneliktir, ancak başka çocuklarla da işbirliği kurarak oynamaya başlar (özellikle 30-36 aylarda) .İsteklerini ifade etmek için dili kullanır.Resimli ve özellikle tekrarlar içeren kitaplardan okunan öyküleri dinlemekten hoşlanır.Güçlü bir bağımsızlık isteği gösterir, başarılarından gurur duyar.Gelişimsel düzeye uygun oyuncak önerileri

Oyuncakların genel özellikleri

Bu dönemde başkaları ile işbirliği içinde oynama başlar, taklit oyunlarına ilgi artar ve fiziksel aktivite büyük zevk veriri. Bu nedenle çocuklar kendi çabaları sonucunda hareket eden veya ses veren oyuncaklardan hoşlanırlar. Gerçekçilik isteği artar. Nesnelerin niteliklerine ilgi göstermeye başlarlar. Oyuncaklar çocuğun kaldırabileceği ve taşıyabileceği ağırlıkta olmalıdır. Parlak renkler tercih edilmelidir. Oyuncaklar kırılmaz olmalı, çocuk üstüne çıktığında ya da içine girdiğinde ağırlığını taşıyabilmeli ve küçük parçalara ayrılmamalıdır. Oyuncaklarda toksik olmayan malzeme kullanılmış olmalıdır. Keskin kenar ve köşeleri, parmak ve ellerini sıkıştırabilecek bölümleri olmamalı, yetişkin gözetiminde olmadığı müddetçe elektrikli parça içermemelidir.

Hangi oyuncaklar?

İpinden çekebileceği oyuncaklar .Bebek arabaları, alışveriş arabaları, el arabaları gibi itme-çekme oyuncakları .Üç tekerli bisiklet.Tüm park oyuncakları .Tahta bloklar
Legolar, küpler, içiçe geçirerek şekiller üretebileceği oyuncaklar .Yap-bozlar (2-2.5 yaş: 4-5 parça, 3 yaş: 6-12 parça) .Parçaları uygun boşluklara yerleştireceği yap-bozlar .Mıknatıslı tahtalar .Çok parçalı evcilik oyunları .Rakam/sayma oyuncakları

Çeşitli şekilleri yerleştireceği şekil oyuncakları .Renkli/şekilli tombala .Kum ve su oyuncakları .Saçlı ve gözleri hareket eden daha gerçekçi oyuncak bebekler .Konuşan bebekler .Bebek aksesuarları .Gerçekçi, ünlü karakterleri temsil eden, anne-yavru kombinasyonu olan hayvan oyuncakları .Küçük el kuklaları .Çeşitli rolleri canlandırabileceği kostümler .Çocuk boyuna uygun ebatlarda fırın, ocak, buzdolabı gibi değişik gereçler .Tüm ev temizlik ve yemek gereçleri .Tam boy aynası
Çiftlik, garaj, havaalanı gibi tanıdık, gerçeğine uygun oyun sahneleri .Küçük, gerçekçi arabalar .Büyük kamyonlar .Küçük trenler.Ziller, davullar, ksilofon gibi tüm ritim enstrümanları .Düdükler ve borazanlar .Boya kalemler, ve resim kağıtları .Oyun hamuru .Çocuk makası.Tebeşir, yazı tahtası.Müzik kutusu.Kaset çalar.Renklere, şekillere, seslere, rakamlara, kavramlara göre eşleştirme, sınıflandırma oyuncakları
Basit kısa öykülerin, tekrarların ve tanıdık konuların yer aldığı kitaplar
3-5 yaşındaki çocuklar
Gelişim özellikleri

Çocuğun bu dönem içerisinde sergileyeceği önemli gelişimlerden bazıları şunlardır:

Fiziksel

Dengeli bir şekilde koşar, zıplar, atlar. 5 yaş itibariyle büyük motor becerileri oldukça gelişmiştir.Risk almayı sever, fiziksel gücü ve becerilerini sınar, akrobatik hareketlerden ve park oyuncaklarından hoşlanır.Parmak kontrolü artmıştır, küçük nesneleri parmakları ile tutabilir, makasla düz bir şekilde kesebilir, kalemi yetişkinler gibi tutar, küçük boncukları ipe dizer.Lego gibi oyuncakları kurma konusunda ustalaşmıştır. Küçük malzemeleri sever.5 yaş itibariyle basit kuralları olan ve puanlama yapılan top oyunları büyük ölçüde ilgisini çeker.

Zihinsel

Üçgen, kare, dikdörtgen ve daire gibi şekilleri ve temel renkleri bilir.Basit rakam oyunları, alfabe oyunları, harfleri kopyalama, eşleştirme, sınıflandırma oyunlarından hoşlanır.5 yaşında nesneleri aynı anda birden fazla özelliğine göre gruplandırabilir

4 yaş civarında amaçlı ve hedefe yönelik davranmaya başlar, plan yapar.Yap-bozlar ve legolarla şekiller üretmekten hoşlanır.Gerçek kişi ve nesneleri temsil eden ilk resimlerini yapar.Gerçekçiliği tercih eder.Canlandırma oyunlarına çok büyük ilgi duyar, yetişkin mesleklerini canlandırır, kostümler kullanır

Sosyal

Paylaşmayı ve sıra beklemeyi öğrenir, oyunda adalet kavramını anlamaya başlar
5 yaşında işbirlikçi, pratik ve uyumlu oyun oynar.Grup halinde taklit oyunları ile ilgilenir.Stratejiye değil, şansa dayalı basit kutu oyunlarından hoşlanır.Oyunda aldığı rollere, ilgi alanlarına cinsiyet farkları daha fazla yansır.Kitaplara bakmaktan ve kitap okunmasından hoşlanır.Gelişimsel düzeye uygun oyuncak önerileri

Oyuncakların genel özellikleri

Okul öncesi çocuklar gerçekçi ayrıntıları ve işleyen parçaları olan oyuncakları tercih ederler. Taklit ve canlandırma oyunlarına ilgi artar ve beş yaşında canlandırma oyunlarına yönelik ilgi tepe noktasına ulaşır. Kukla oyunlarına ilgi de çok yüksektir. Genellikle planlı veya hedefe yönelik lego oyunları oynar. Küçük figürler ve arabalarla çeşitli canlandırma oyunlarına ilgi de tepe noktasına ulaşır. Bu yaş çocuklarının çoğu küçük parçalar içeren oyuncaklarla oynayabilir. Ancak çocuk hala nesneleri ağzına götürme eğilimi gösteriyorsa küçük parçalar içermeyen oyuncakları tercih etmelisiniz.

Oyuncaklar sert yapılı olmalı, keskin kenar veya köşeleri olmamalı, kolayca kırılmamalı ve parçalarına ayrıldığında keskin köşeler çıkmamalıdır. Bir yetişkin gözetiminde olmadığı sürece elektrikli parça içermemelidir.

Hangi oyuncaklar?

Küçük trenler, el arabaları, bebek pusetleri, alışveriş arabaları gibi itme, çekme oyuncakları ,Üç tekerli bisiklet,Direksiyon mekanizması olan, ayrıntılar içeren, gerçekçi vasıtalar,Akülü arabalar,Beş yaştan itibaren destek tekerleri olan iki tekerli bisiklet,Park oyuncakları,Her ebatta top,Kızak,Hafif malzemeden frizbi,Sivri uçlu olmayan manyetik dart,Yüzme malzemeleri,İrili ufaklı tahta bloklar,Birbirine geçmeli bloklar,Legolar,Boncuk dizme,Basit dokumalar,Renk, şekil ve resme göre eşleştirme oyuncakları,Basit sayma oyuncakları,Coğrafya kavramlarını içeren oyunlar,Mekanik gereçleri veya doğal nesneleri kurabileceği basit model oyuncakları,Düğme ilikleme, bağcık bağlama oyuncakları,İri plastik iğneli basit dikiş setleri,Kum ve su oyuncakları

Saçlı, gözü, ağzı hareket eden, ayrıntılı ve gerçekçi oyuncak bebekler,Düğmeler, giysiler gibi aksesuarları olan tüylü oyuncaklar,Ünlü karakterlerin gerçekçi görünümlü figürleri,Koleksiyon setleri,Gerçekçi, ayrıntılı kuklalar,Kostümler,Gerçekçi ayrıntılara sahip ekipmanlar-5 yaşında bunların gerçekten çalışmasını isterler.Oyuncak telefon, fotoğraf makinesi, doktor setleri,Askeri kostümler ve oyuncaklar,Garaj, çiftlik, havaalanı, uzay gibi çeşitli ve gerçeğine uygun oyun sahneleri,Birkaç odası, aksesuarları, mobilyaları olan bebek evleri,Her boy ve şekilde arabalar,Küçük gerçeğine uygun trenler,Yumuşak toplar atan silahlar,Her türlü ritim enstrümanı

Üflemeli enstrümanlar,Piyano,Çeşitli boya kalemleri, resim kağıtları,Yuvarlak uçlu makas,Yapıştırıcı,Radyo, kaset veya CD çalar,Basit video oyunları,Domino
Şansa dayalı basit kutu oyunları,Bingo (resimli),İnce motor koordinasyonu gerektiren oyunlar,Renkleri, harf sınıflandırmayı, sayıları ve sesleri öğreten basit bilgisayar oyunları,Bilim malzemeleri (büyüteç, mıknatıs, el feneri gibi),Abaküs,Oyuncak daktilo veya bilgisayar,Resimli kitaplar, alfabe kitapları, tanıdık yerleri ve kişileri anlatan kitaplar, gerçekçi öyküler,Şiirler,İnsanlar gibi davranan hayvanlara ilişkin öyküler

7-12 aylık çocuklar
Gelişim özellikleri

Bebeğin bu dönem içerisinde sergileyeceği önemli gelişimlerden bazıları şunlardır:

Fiziksel

Desteksiz oturma,Emekleme,Tutunarak ayağa kalkma, sıralama ve yürüme (10-16 ay).Hareket etmeye ilginin artması ve motor becerilerini sınama.Baş parmağı ve işaret parmağı arasında küçük nesneleri tutabilme.Nesneleri birbirine vurma, birbirinin içine sokma, sürükleme, sıkma, atma, sallama, ısırma, düşürme, açma/kapama, itme/çekme, doldurma/boşaltma.Suda oynamaktan hoşlanma

Zihinsel

İnsanların ve nesnelerin ortaya çıkması ve kaybolmasına ilgi duyma, nesnelerin kalıcılığının kavranması (11 ay civarında gözüyle görmediği nesnelerin var olmaya devam ettiğini bilir ve bu nesneyi arar) .Çekmeceleri, dolapları, kutuları doldurup boşaltma, nesneleri içeren şey ile içerdiği şey arasındaki ilişkiye ilgi gösterme .
İlerleyen ve düşen nesnelere ilgi duyma, nesneleri ipten çekerek sürükleme.
Herşeyi keşfetme, inceleme arzusu.Basit mekanizmaları çalıştırmak ve sonucunu görmekten hoşlanma.İnsanları, nesneleri, oyunları hatırlama, oyuncaklarla yaptığı hareketlerin kalıcı olması (aynı oyuncakla her seferinde aynı şekilde oynaması) ve farklılıklara yönelik ilgi .Resimli kitaplara ilgi duymaya başlama

Sosyal

Yabancılardan korkma ve değişikliklere tepki gösterme,Başka insanları inceleme ve taklit etme,Başkalarının kendisini onaylaması ve onaylamamasına karşı hassasiyet
Başkalarının ilgisini çekme ve onları etkilemeye ilgi duyma,Saklambaç, bay bay yapmak gibi basit sosyal oyunlara ilgi,Heceler söyleme ve dil oyunları yapma, bazı sesleri taklit etmeye çalışma,Kendi adını tanıma, adını bildiği nesneleri parmağıyla işaret etme, basit komutları izleme

Oyuncakların genel özellikleri

7-9 aylık bebekler oyuncaklarla daha uzun süre ilgilenirler. Bu yaştaki bebekler oyuncakları birbirine vurmaktan, birbirinin içine sokmaktan, düşürmekten, bükmekten, sıkmaktan, sallamaktan, sürüklemekten, ısırmaktan, fırlatmaktan, açıp kapamaktan, doldurup boşaltmaktan hoşlanırlar.10-12 aylık bebekler nesneleri her yönüyle tanımaya çalışırlar ve herşeyi keşfetmek isterler. Bu yaştaki bebekler nesneleri istiflemekten, birşeyin içine koyup, dışına çıkarmaktan, dökmekten, içiçe geçirmekten, açma ve kapamaktan, tuşlara basmaktan, döndürmekten ve araba ve topları itmekten hoşlanırlar.7-12 ay grubundaki bebekler genel olarak basit mekanizmaları çalıştırmaktan, dolap, çekmece, kutu gibi eşya dolu şeylerden ve nesneler içeren şey ile içerdiği şey arasındaki ilişkiden ve gözüküp kaybolan nesnelerden hoşlanırlar.Her yaştan bebekler kendi eylemleri ile sonuç yaratmaktan hoşlanırlar. Bu yaş grubundaki bebeklerin oyuncakları ağza götürme açısından güvenli, kırılmaz, ağız, kulak ve burna kaçabilecek küçük parçalar, toksik malzeme ve sert kenar ve köşeler içermeyen, parmak ve ellerinin sıkışmayacağı, uzun bağları olmayan oyuncaklar olmalıdır.

Hangi oyuncaklar?

Çıngıraklar ve müzikli oyuncaklar ,Yumuşak, sıkınca ses çıkaran oyuncak ve toplar (topların çapı en az 44 mm. olmalıdır).Kırılmaz aynalar,Dişlikler ,Karton bebek kitapları,Sert kumaş oyuncaklar,Kapağı açılınca içinden çeşitli nesneler fırlayan kutular,Doldurup boşaltabileceği nesnelerle dolu kutular,Üst üste istiflenebilen büyük ebatlı oyuncaklar,Banyo oyuncakları,Büyük tüylü oyuncaklar.İtme-çekme oyuncakları

Giriş-Çocuk Eğitimi mi Anne Baba Eğitimi mi?


Giriş
Çocuğunuz öfkeyle karşınıza dikiliyor ve size meydan okuyor mu? Onun nereye gittiğini bilmiyor, meraktan çatlıyorsunuz ve gelince de size hiçbir şey söylemek istemiyor mu? Evde hiçbir şey yapmak zorunda olmadığını, doğmayı kendisinin istemediğini ve bu sebepten sizin ona bakmakla yükümlü olduğunuzu söylüyor mu? İnanç ve değerleriniz çocuğunuzun inanç ve değerleriyle çatışıyor mu? İsteklerini yerine getirmediğinizden şikâyet ediyor mu? Bu soruların hepsine "hayır" cevabı verecek anne-babaların sayısı çok azdır. Çünkü her çocuğun çeşitli istekleri olur, davranışla ilgili veya hissî problemleri bulunabilir. Meselâ, arkadaşı veya kardeşiyle iyi geçinemez, sürekli yeni eşya veya giyim ister, okul ve ödevler sıkıcı gelir, sizin uygun görmediğiniz kişilerle arkadaşlık eder; hattâ yatma kalkma saati, yemesi, odasını düzenlemesi, hafta sonu ve boş zamanını nasıl değerlendireceği konularında anne-babasıyla anlaşamaz.

Bu tip problemler karşısında siz, ona emirler vererek yönlendirmeye mi çalışıyorsunuz? Uyarıp gözdağı mı veriyorsunuz? Yoksa nasihat edip, nutuk çekip, çözüm teklifleri sunup, ahlâk dersi mi veriyorsunuz? Ya da yargılıyor, suçluyor, tenkit ediyor ve aynı düşüncede olmadığınızı mı söylüyorsunuz? Veya ad takarak, alay ederek utandırıyor musunuz? Yoksa aynı düşüncede olduğunuzu belirtmeyi, övmeyi, her yaptığını desteklemeyi ve güven vermeye çalışmayı mı tercih ediyorsunuz? Veya onun davranış ve düşüncelerini analiz edip yüzüne karşı yorumlar mı yapıyorsunuz? Ya da onu oyalıyor, konuyu saptırıyor, sorular sorarak anlatmak istediklerini mi sınırlıyorsunuz?

Bu soruların en azından bazılarına "evet" demek ebeveynlere ters gelmez. Oysa bunlar anne-baba ile çocuk arasında iletişim kurulmasını engeller. Emir ve yönlendirme, çocuğa duygularının ve ihtiyaçlarının önemli olmadığını anlatır. O hâliyle kabullenilmediğini iletir. Bu ise çocuğu kırar, kızdırır ve düşmanca hareketlere sebep olur. Gözdağı vermek, çocuğu korkak yapar ve küstürür. Yerli yersiz ahlâk dersi verilen çocukta suçluluk duygusu uyanabilir. Hep nasihat etmek ve çözüm teklif etmek, çocuk için, "anne-babam benim çözüm bulma kabiliyetimin olmadığını düşünüyor" anlamına gelir. Böylece çocuk düşünmeye değil, anne-babasına bağımlı kalmaya yönelir ve aşağılık duygusuna kapılabilir. Çocuklar nutuk dinlemeyi de, hatalarının yüzlerine vurulmasını da sevmezler. Bunlar ona, onu küçük gördüğümüz, yetersiz bulduğumuz düşüncesini verir. Yargılamak, eleştirmek ve suçlamak, çocuklara kendisini yetersiz, aptal, değersiz hissettirir. Tenkit, çocuklarda sevilmedikleri duygusunu uyandırır. Ad takmak, alay etmek ve utandırmak, çocukların kişiliği üzerinde olumsuz etki yapar. Söylenenin tersini yapıp kendisini haklı çıkarmaya çalışabilir. Oyalamak ve konuyu saptırmak, onunla ilgilenmediğimiz, saygı duymadığımız ya da reddettiğimiz zannını uyandırır. Aşırı iltifat da çocuklar üzerinde olumsuz tesire sahiptir. Sürekli övülen çocuklar övülmediklerinde bunu kabul edilmeme veya yargılanma olarak algılayabilirler. Arkadaşlarının yanında övülen çocuk utanır ve rahatsız olur.

O hâlde ebeveyn olarak ne yapacağız? Çocuklarla ilişkilerimiz neye dayanacak? Onları nasıl etkileyeceğiz? Bu konuda çok farklı şeyler söylenmiştir. Ama mesele, iki önemli esas üzerine oturtulabilir. Birincisi, "etkin dinleme" yoluyla, çocuğun açılmasını, duygularını dışa vurmasını sağlamak, onu belli söylem ve davranışa iten esas faktörleri anlamak ve çözüm yolunu çocuğun kendisine buldurmaya yardımcı olmaktır. İkincisi, onunla nasıl konuşacağımızı, düşüncelerimizi ve isteklerimizi nasıl ileteceğimizi bilmek ve ona göre davranmaktır. Bu ise "sen-iletisi" yerine "ben-iletisi"ni kullanmaya dayanır.

Etkin dinleme ve ben-iletisi, anne-baba ve çocuk arasında iyi bir diyalog kurulmasını, tarafların birbirlerinin duygularını anlamasını sağlar; çocuğa doğruluk, cömertlik, yardımseverlik gibi değerleri kazandırır ve inançlarımızı kolaylıkla öğreteceğimiz bir ortam hazırlar. Bunları öğretmek, anne-babanın hem hakkı, hem de görevidir. Çocuk değer ve inançları hakkındaki bilgiyi, büyüklerin bu konulardaki konuşmalarına kulak misafiri olarak veya bizzat kendisiyle konuşularak ya da okul, arkadaş ortamı gibi aile dışı çevrelerden öğrenir. Ama en önemlisi, anne-babanın bir hayat boyu yaşayışıyla, davranışıyla çocuğa iyi bir model olmasıdır. Kendimiz ahlâklı ve dürüst isek, inançlarımızın gereğini yerine getiriyorsak çocuk bizden bunları alır. Yetişkinlerin dedikleri ve yaptıkları birbiriyle çelişiyorsa, çocuklara ve gençlere değer ve inançları adına verebilecekleri hiçbir şey yoktur. Bunlar baskıyla değil, onlara uygun yaşayarak öğretilebilir.

ÇOCUK EĞİTİMİNDE ESKİMEYEN USULLER

ÇOÇOCUK EĞİTİMİNDE ESKİMEYEN USULLER
Çocuklar bizim çiçeklerimizdir. Gelişecekler, yetişecekler ve ileride bizim meyvelerimiz olacaklar. Şimdi küçükler ama, yarının büyükleri olacaklar.
Çocukluk demek, aynı zamanda şekillenme çağı demektir. Peki çocuk, ileride kemikleşecek ve değişmesi pek kolay olmayacak karakterini, alışkanlıklarını, davranışlarını kimden alıyor? Ona en çok kimler tesir ediyor?

Amerika'da basılan USA Today gazetesindeki bir makalede "9-10 yaşlarındaki çocukların gözünde bir numaralı adam kimdir?" sorusuyla ilgili bir anketin analiz sonuçları yayınlanmıştır.

Buna göre, kırkdört şehirde, 21.000 öğrencinin ezici bir çoğunluğu kahraman olarak anne-babalarını söylemişlerdir.

Kadir Can

CUK EĞİTİMİNDE ESKİMEYEN USULLER
Çocuklar bizim çiçeklerimizdir. Gelişecekler, yetişecekler ve ileride bizim meyvelerimiz olacaklar. Şimdi küçükler ama, yarının büyükleri olacaklar.
Çocukluk demek, aynı zamanda şekillenme çağı demektir. Peki çocuk, ileride kemikleşecek ve değişmesi pek kolay olmayacak karakterini, alışkanlıklarını, davranışlarını kimden alıyor? Ona en çok kimler tesir ediyor?

Amerika'da basılan USA Today gazetesindeki bir makalede "9-10 yaşlarındaki çocukların gözünde bir numaralı adam kimdir?" sorusuyla ilgili bir anketin analiz sonuçları yayınlanmıştır.

Buna göre, kırkdört şehirde, 21.000 öğrencinin ezici bir çoğunluğu kahraman olarak anne-babalarını söylemişlerdir.

Kadir Can

Etkin Dinleme

Etkin Dinleme
>Dinleme çok önemlidir; çünkü çocuğa kendisinin önemli olduğunu, kulak vermeye değecek kadar değerli olduğunu anlatır. Dinleme sayesinde; çocukların hayal kırıklıkları vaktinden önce, işler kötüye gitmeye başlamadan önce görülebilir. Çocuğun bir ihtiyacı olduğunda, bir şey isteyeceğinde, canı bir şeye sıkıldığında anne-babasına bunu iletmek ve duygularını onlara açmak ister. Eğer anne-baba çocuğun isteğini duymazlıktan ve görmezlikten gelirse, çocukla ebeveyn arasındaki ilişki giderek kötüleşir ve sonunda kopma noktasına gelir. Oysa, etkin dinleme metodunu kullanan anne-baba çocuğun duygularını ve iletinin ne anlama geldiğini anlamaya çalışır, sonra bunun doğruluğunu sınamak için kendi sözcükleriyle anladığını geri iletir. Burada dinleyici (ebeveyn), karşıdakinin (çocuğun) söyledikleri hakkındaki değerlendirmesini, önerisini, görüşünü ona bildirmez ve soru sorma gibi kendinden bir şey eklemez. Yalnızca gönderenin iletisinden anladığını geri iletir, duygu, düşünce ve yorumları kendine kalır. Meselâ, çocuk akşam yemeğinde, "bu akşam yemek yemek istemiyorum" dediğinde, anne-baba, "haydi hemen gel, üç öğün yemek yemen lâzım, ne yediğimizi gör" gibi emir ve mantıkla inandırma yoluna gidebilir. Çocuk, "öğle yemeğinde çok yedim, hiçbir şey yemeyeceğim" diyerek tavır koyduğunda, "hemen masaya gel!" emriyle karşılaşırsa, "aç değilim, masaya da gelmek istemiyorum!" deyip inatçı tavrını sürdürebilir. Bu durumda anne-baba çocuğun esas sıkıntısını asla anlayamaz. Bunun yerine etkin dinleme yöntemi kullanılırsa, "bu akşam yemek yemek istemiyorum" ifadesine karşı, "bu akşam yemek yemek istemiyorsun" dendiğinde, çocuk "evet, midem sanki düğümlenmiş gibi" diyebilir. Dinleyici "bugün gerginsin" diyerek etkin dinlemeyi sürdürürse, çocuk "gergin değilim, çok korktum" deyip duygusunu açmaya başlar. Dinleyici "bir şeyden çok korkmuşsun" deyip duygusunu anladığını iletirse, "evet, bugün arkadaşım aradı ve konuşmak istemediğini söyledi, çok ciddiydi, her zamanki gibi değildi" diyerek yemek yemek istememesinin arkasındaki asıl sebebi ortaya koyar ve duygularını açar

Etkin Dinleme Ne Sağlar?

Etkin Dinleme Ne Sağlar?
Sıkıntı veren duygular bastırılarak, başka şeyler düşünülerek yok edilemezken, açıkça dile getirildiklerinde yok olurlar. Erişkin insanlar bile, sıkıldıklarında veya darda kaldıklarında, çare üretmekten aciz olsa da kendini dinleyen kişilere içini dökerler. Kendisinin dinlenmesi kişiye büyük bir rahatlık verir. Aynı şekilde, etkin dinleme, çocukların duygularının keşfedilmesine ve sıkıntı kaynağı olan duyguların boşalımına yardım eder.

Etkin dinleme, anne-baba-çocuk arasında sıcak bir ilişki geliştirir. Dinlenildiğini, anlaşıldığını bilen çocukta karşı tarafı sevme duygusu artar. Benzer duygular anne-babada da uyanır. Böylece iki taraf arasında daha derin bir yakınlık ve daha derin karşılıklı sevgi-saygı doğar. Etkin dinleme çocuğun problemlerinin çözümünü kolaylaştırır. Çocuk içini döker, problemlerini paylaşır, dinleyici de ona yardımcı olur. Çünkü anne-baba çocuğu dinliyorsa, çocuk da onları dinlemeye ve onların düşüncelerini almaya yatkın olur. Uzmanlar, çocukların kendilerini dinlemediğinden yakınan anne-babalarla, "çocuklarını dinlemedikleri konusunda bahse girebilirsiniz" demektedirler. Diğer yandan etkin dinleme sayesinde çocuk, problemini kendi kendine analiz etmeye, onun üzerinde düşünmeye ve çözüm bulmaya yönelir.

Etkin dinlemenin kullanılabilmesi için anne-babanın çocuğun söylediğini duymak istemesi, onu dinlemek için zaman ayırması, o anki probleme gerçekten yardımcı olmak istemesi, onun duygularını, kendisininkinden farklı olmasına rağmen kabul edebilmesi, çocuğun duygularını tanıyıp onunla baş edebileceğine güvenmesi, duyguların değişebileceğini bilmesi ve çocuğu, kendisinden farklı kendine has duygu ve düşünceleri olan bir birey olarak görebilmesi gerekir. Eğer anne-baba çocuğu dinlerken kendi duygularını askıya alamayacaksa, kendini onun yerine koyamayacaksa, dünyayı onun gördüğü gibi göremeyecekse, gerekirse kendini değiştiremeyecekse, etkin dinleme gerçekleşmez. Onun yaptığı, yapmacık bir hareketten öteye geçmez.

Anne-baba-çocuk arasındaki her ilişki veya her durum etkin dinlemeyi gerektirmez veya etkin dinleme için uygun zaman olmayabilir. Etkin dinlemenin en uygun zamanı, çocuğun ihtiyacının veya isteğinin yerine gelmediği, yani çocuğun problemi olduğu zamanlardır. Arkadaşı ve kardeşiyle geçinemediği, dersleri ve ödevleri zor geldiği, bir konuda karar veremediği, birisine kızdığı, mutsuz olduğunu hissettiği anlar gibi. Hemen hemen bütün çocuklar bu tür problemlerle karşılaşırlar. Genellikle anne-baba çocukların problemlerini üstlenmeye yatkındırlar. Oysa yapılması gereken şey, probleme çocuğun sahip çıkmasına izin vermek, ona problemini çözebileceğine dair güven vermektir. Etkin dinleme, çocuğun probleminin çözümünde ilk adımı oluşturur; yani duygular açıklanır ve problem tanımlanır. Artık ev, çocukların problemlerinin konuşulduğu bir ortama dönüşür. Çocuklar daha önce anne-babalarına açamadıkları problemlerden söz etmeye başlarlar. Bu ilk adımdan sonrasını genellikle kendileri getirir ve kendi çözümlerini bularak, problemin üstesinden gelirler.

Sen-İletisi Yerine Ben-İletisi

Sen-İletisi Yerine Ben-İletisi
Anne-babalar istemediği bir davranış karşısında çocuğa genelde, öznesi "sen" olan; "yapma", "öyle yaparsan...", "neden gidiyorsun", "bozma", "çalış", "daha iyi olmalısın", "başımın derdisin" gibi iletiler gönderirler. Bütün çocukların istediği, kendi duygularının anlaşılmasından sonra anne-babanın duyguları yönünde olumlu bir şeyler yapmaktır. Anne-baba-çocuk ilişkisinde problem her zaman çocuktan kaynaklanmaz. Onlar da yorgun, üzgün, uykusuz, sıkıntılı, kızgın, endişeli olabilir. "Yorgunum", "dinlenmek istiyorum" gibi açık bir kodla gerçek duygunun ortaya konması "ben-iletisi"dir. Anne, "tertemiz mutfağımı kirlenmiş görünce üzülüyorum" derse ben-iletisini kullanmış olur. "Mutfağı neden bu kadar kirlettin" ifadesi ise sen-iletisidir.

Sen-iletisi çocuğu isyana, inatlaşmaya ve direnmeye kışkırtırken, ben-iletisi bunları önleyebilir. Onun davranışının bizim üzerimizdeki etkisini dürüstçe iletmek, onun kötü olduğunu söylemekten daha etkilidir. Bu, çocuğa duygularımızı anlatır, davranış seçme özgürlüğünü ona bırakır, sorumluluk almasını öğrenmesinde yardımcı olur. Ben-iletisi dürüst olduğundan, çocuğa da duygularını dürüst iletilerle anlatmasını öğretir. Bu açıklığın en büyük yararı, çocuğun anne-babasını olduğu gibi tanıması, kendi duygularını açığa vurması ve içten, samimi bir ilişkinin gelişmesidir. Çocuklar anne-babalarındaki bu gerçek olma özelliğinin değerini bilirler ve şöyle derler: "Annem ve babam benimle arkadaş gibiler. Onlar iyi insanlar. Herkes gibi onların da yanlışları var, ama ben onları öyle de seviyorum."

Sonuç olarak, anne-babalar çocuklarını seviyorlarsa onların daha mutlu, daha saygılı, daha sorumlu, daha dürüst olmalarına ve olgunlaşmalarına nasıl yardım edeceklerini öğrenmek zorundadırlar. Türkiye'de son yıllarda, anne-baba eğitimi konusunda kurslar düzenlenmekte, seminerler verilmekte, kitap ve makaleler yazılmaktadır. Hattâ bu gaye ile vakıf ve dernekler kurulmaktadır. İnanç sistemimiz ve kültürümüzde de çocuklara nasıl davranılacağı konusunda zengin güzel örnekler vardır. Bu imkânları değerlendirerek mükemmel ebeveyn olmak, her anne-babanın elindedir

Su Ayakta mı İçilmeli?


Su Ayakta mı İçilmeli?
Midenin vazifesi gıda maddelerini depo edip on iki parmak barsağı tarafından kabul edilecek hale getirmektir. Bu işi mide hareketleri ve salgıları ile yapmaktadır. Bu yazımızda bilhassa midenin hareketlerinden söz edip salgı fonksiyonunu ileriki sayılarda yazmayı düşünüyoruz.

Yemek boru'sunun mideye girdiği yere yakın, kalpte olduğu gibi, elektriki akımlar (stimulus) çıkaran bir yer vardır. (Pacernaker) Buradan 8–10 saniyede bir “elektriksel” stimulus çıkıyor ve bunun neticesi kaslarda kasılmalar meydana geliyor. Kasların kasılması ile başlayan bu dalga midenin çıkış yerine (pilor) doğru ilerliyor. (Peristaltik hareket). Ayrıca antrum denen midenin aşağı kısmındaki kasların kasılması ile kalp hareketlerini andıran sistolik hareketler olur. Bu kasılmalar mide boşluğunu tıkayacak kadar şiddetli olur. Bunlardan başka mide içindeki gıda maddelerini boşalttıktan sonra olduğu gibi küçülür. Bu durumda ancak 50 ml sıvı alabilir.

Yediğimiz yemekler önce midenin küçük eğriliğinin alt kısmında bulunan açının (İncisura angularis) yukarısında birikir. Yalnız sulu veya yarı sulu gıdalar antruma geçer.

Yiyecek maddeleri mide hareketlerini başlatır. Mide duvarındaki gerilmelerine ve mide içindeki pH değişiklikleri (asit miktarı) ile uyarılan duyu alıcı hücreler (reseptör) vardır. Mide duvarındaki bu hücrelerden alınan duyular götürücü parasempatik (Vagus amiri) ve sempatik sinir lifleri aracılığı ile beyin ve omuriliğe naklolunur. Sonunda parasempatik merkezlerin faaliyeti azaltılır ve mide hareketleri yavaşlatılır.

Mide faaliyetini düzenleyen esas mekanizma duodenum (12 parmak barsağı ile alakalıdır. Bu mekanizmalardan birisi lokal (mevzii) dir. İzotonik Hidroklorik asit, yağ, süt, krema, hiportonik veya hipotonik maddeler (osmotik basınçla) 12 parmak barsağının ilk kısmını uyarır. Burada osmotik basınca hassas alıcı sinir hücreleri (osmoreseptor) vardır. Bu duyalar sinir lifleri vasıtası ile mideye iletilir ve mide faaliyetini yavaşlatır. Duodenum içi pH 6 dan düşük olursa midenin boşalması durur. Mide faaliyetlerini 12 parmak barsağı tarafından düzenleyen ikinci mekanizma kan ve hormonlarla alakalıdır. Yağların 12 parmak barsağı ve ince barsak cidarına (mukoza) teması sonucu açığa çıkan ve enterogastron denen hormon kana geçer ve bu yolla mideye gelir. Bu hormon mide hareketlerini azaltır ve piloru gevşeterek gıdaların mideden tahliyesini temin eder.

Mide açken dakikada üç defa açlık kasılmaları olur. Kişi bunu açlık hissinden kramp tarzında ağrılara kadar değişik şekilde hisseder. Bu durum 10 ile 60 dakika devam eder. Daha sonra mide bir ile iki buçuk saat istirahata çekilir.

Burada şunu belirtelim ki insan midesinin ayakta ve oturur vaziyetteki pozisyonu farklıdır. Ayakta duran bir insan eğer sıvı gıda içerse doğrudan doğruya onikiparmak barsağına geçer. Midenin küçük eğriliğine uyan kısmında Waldeyerin mide caddesi denen bir oluk bulunur. Sıvı gıdalar bu yolu takip ederek zaten devamlı küçük bir açıklığı olan mide çıkışını (pilor) geçerek 12 parmak barsağına (duodenum) geçer. Eğer insan sıvı gıdayı oturarak içerse bunlar önce midede birikir, asitle karışarak mikropları ölür ve sonra 12 parmak barsağına geçer. Bu durumda oturarak su içme usulüne uymakla insan kolera da dâhil, birçok intan hastalıklarından korunmuş olur. Rastgele yerde meşrubatı alıp ayakta içenler bu tehlikeye daha fazla maruz kalırlar